Ayrılmanın
Hukuksal Boyutu 2: Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı
Davranış:
Değerli,
kolay ayrılma yollarının yolcuları, bir önceki başlıkta, zina
konusunu ele almış ve amacımıza uygun olarak kullanabileceğimizi
görmüştük.
Türk
Medeni Kanunu, ayrılma konusunda bize eşsiz fırsatlar sunmaktadır.
Bugün, bize bir faydası olup olmayacağını test edeceğimiz madde
şudur:
“Madde
162 - Eşlerden
her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine
pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir
davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya
hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı
ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle
dava hakkı düşer.
Affeden
tarafın dava hakkı yoktur.”
Hayata
kastetme, pek
kötü davranma ve ağır
derecede onur kırıcı davranış
olarak özetleyebileceğimiz 3 adet olanağı, bu madde bize sağlamış
bulunuyor. Bu maddenin bize sağladığı imkânı iki yönlü
düşünebiliriz.
1-)
Bu tür davranışları eşimize karşı uygulayabilir ve onun bize
karşı boşanma davası açmasını tahrik edebiliriz. Ancak, karşı
tarafın boşanma davası açma ihtimalini sevmemiz her zaman kesin
sonuç vermez, bakarsınız dava açmayacağı tutar. İyisi mi biz
2. maddeye bakalım.
2-)
Eşimizin çeşitli
davranışlarını hayata kastetme, pek kötü davranma ve ağır
derecede onur kırıcı davranış kategorisine sokup boşanma
davasını kendimiz açabiliriz ve 2 şahit de ayarladıktan sonra
ayrılığı garantileyebiliriz.
Şimdi
birkaç örnek vermek suretiyle, konuyu daha anlaşılır bir hale
getirelim.
İlk
olarak hayata kastetmeye değinelim. Efendim, bu noktada erkek
okurlarımıza bir uyarıda bulunmam gerekiyor. Bir erkeğin hayatına
kastetmeye niyetlenmiş olup da, bunu başaramamış bir kadın
yoktur. Bu nedenle, mümkünse hiçbir kadını bu öfke düzeyine
çıkmaya zorlamayınız. Tahtalı köye gitmeden bu maddeden
yararlanmamız şart değerli okurlar.
Şöyle
bir yol izleyebiliriz: Eşimizi, örneğin kredi kartıyla alışveriş
konusunda özendirebiliriz. Bu özendirme, evimize birkaç kez haciz
getirecek kuvvette olursa mükemmel olur. Haciz geldiğinde ise
yapılacak iş çok basittir. Elimizi kalbimize götürüp “Ahanda
kalp krizi geçiriyorum”
deyip kendimizi yere atıyoruz ve ilk fırsatta Aile Mahkemesine
başvurup, boşanma davamızı açıyoruz. Boşanma dilekçemize “Bu
manyak, yaptığı ölçüsüz harcamalarla az kalsın ölümüme
sebep oluyordu” şeklinde bir
cümle eklemeyi unutmuyoruz tabi. Hacze gelen memur ve avukatı şahit
gösterin ve tereyağından kıl çeker gibi boşanın!..
Pek
kötü davranış konusunda sıkıntı çekeceğinizi sanmıyorum
değerli okurlar. Yukarıda erkekler için bir tüyo vermiş idik,
şimdi de kadınlar için bir tüyo verelim. Bir çırpıda boşanmak
isteyen kadın okurlarımız “Eşim
beni ters ilişkiye zorladı”
diye yazıp boşanma dilekçelerini derhal ilgili mahkemeye
versinler.
Gelelim,
ağır derecede onur kırıcı davranış konusuna... Açık konuşmak
gerekirse, birisi için onur kırıcı olabilen bir davranış, bir
başkası için Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilme lezzeti
taşıyabilir. Bir örnekle izah edecek olursak... Eşiniz size bir
kavga anında “Allah
belanı versin liberal faşist”
diyebilir ve siz boşanmak için mahkemeye başvurduğunuzda mahkeme
şöyle bir açıklamayla davanızı reddedebilir:
“Gereği
Düşünüldü: Her
ne kadar davacı, ‘liberal faşist’ hitabını ağır derecede
onur kırıcı olarak değerlendirmiş ise de, faşist sözcüğünün
liberal nitelemesiyle yumuşatılmış olduğu da gözden uzak
tutulmamalıdır. Bir an için yumuşatılmadığını varsaysak bile
bu hitap şekli ‘ağır derecede’ onur kırıcı davranış
olmaz, ‘hafif derecede’ onur kırıcı davranış olur. Hattı
zatında karı koca arasında olur lan böyle şeyler!”
Bu
konuda, yaratıcılığımızı harekete geçirmemiz şart değerli
okurlar. Mübarek Ramazan ayından konjonktürel olarak yararlanmayı
deneyebiliriz. Şöyle ki; erkek okurlarımız, oruç saatlerinde
zevcelerine askıntı olup, eşlerinin oralarını buralarını
mıncıklasınlar. Bu davranış karşısında eşinizden
işiteceğiniz söz aşağı yukarı şöyle bir laf olacaktır: “Lan
cenabet kafir, lan gavurun dölü, nefsine hakim olsana ayu!”
İşte amacımıza ulaştık ve ağır derecede onur kırıcı
davranışa maruz kaldık. Davamızı açalım, ayrılmamıza
bakılım!..
İki
önemli hususu daha hatırlatmadan geçmeyelim.
Birincisi,
dava açma süremiz olan 6 ayı, hiçbir nedenle geçirmeyelim.
İkincisi de, karşı tarafın davranışlarını hiçbir şekilde
affetmeyelim. Yoksa açacak olduğunuz dava reddolunur ve uğradığınız
hakaretlerle birlikte evliliğinize devam etmek zorunda
kalırsınız.
Not:
Akrabalarınızın
ve arkadaşlarınızın sizi boşanma yolundan döndürmeye yönelik
davranışlarını hiçbir şekilde dikkate almayınız; ayrılmaktan
çekinmeyiniz. Çocuklarınızı öne sürerek boşanmanıza engel
olmaya çalışanların yüzüne kezzap atınız. Boşanma davanızda
sizin için tanıklık yapmaktan kaçınan arkadaşlarınızı
defterden siliniz. Boşanmak ve ayrılmak, en temel insani
haklarımızdan birisi olup, ısrarla kullanınız, kullandırtınız.
Devam edecek...
A. Şimşek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder