...

...
Alptekin Şimşek

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Ne Yapsam...


Artık ne pencerem var seni koyacak Ne masam, Sevgilim de yok bu şehirde Çiçek seni alıp ne yapsam? Cahit Külebi

22 Mayıs 2014 Perşembe

Demişler ki...


47.Montesquieu’nün “Görkem ve Düşüş” çalışmasını “okursak”, ne kadar materyalist bir bakışı olduğunu da hemen görüyoruz; çok çarpıcıdır. Roma Halkını, analiz ediyor, (a) tribünlerde seyrettikleri ile vahşileştiklerini, il etoit devenue les plus vil de tous les peuples, böylece bütün halkların en bayağısı ve alçağı olduklarını, (b) insani davranışı, sadece çocuklarda ve esirlerde deneyebildiklerini ve bunun ise sınırlı kaldığını, başka bir deyişle, Fransızların ancak kolonilerde gördükleri yırtıcılığı, “ferocité”, bildiklerini, (c) yurttaşlara, yendikleri ve esir aldıkları düşman halklara davrandıkları türden muamele ettiklerini, (d) emretmek ile emir alma arasındaki geçişi yaşamadıklarını haber veriyor. Bunlardan bir sonuç çıkarmaktadır; Roma halkı, “pleb” diyoruz, artık en kötü imparatordan dahi rahatsız olmamaktadır. Roma’da “iyi” ve “kötü” imparator ayrımı kalkmıştır; demek ki, sürü yaratılmışsa, tiran veya despota şaşmıyoruz.

48.Caligula ya da Caligula-familyası ise, ben ekliyorum, bellekleri tümden silmek ve bir zamanlar cumhuriyet olduğunu ve cumhuriyetçilerin yaşadıklarını tümden unutturmak içindir. Bir döküntü ve bir tepeleyici olarak tarif ediyorum.

49.Açıklayıcı olabilir, bir parantez açabilirim, Montesquieu de ben de “demokrasi” sözüne itibar etmiyoruz; “cumhuriyet” yeterlidir. Cumhuriyet ise, iktidarı sınırlamak demektir ve her kim “sınırsız iktidar” vaaz ediyorsa, bir cumhuriyet düşmanı ve yıkıcısıdır.

50.O halde, beğenmek veya beğenmemek hürriyeti var, ancak “cumhuriyet” varsa, kamusal işlerin yürütülmesinde yavaşlık şarttır. Ve işlerin daha hızlı yürütülmesinde ve ölçeklerin büyütülmesinde, hiçbir zaman, erdem bulamıyoruz. “Küçük her zaman güzeldir”, demeyi sürdürüyoruz ve tabii sürdürüyorum.

***

Bu, despotları var eden sürülerin ve sürüleri var eden despotların öyküsüdür. Okumayanlar, göremeyenler ve nihayet korkanlar için yazdım.


Yalçın Küçük

20 Mayıs 2014 Salı

Gündeme dair...

Evrim sürecinin yol açtığı değişiklikleri, kısa ömrümüzde bizler göremesek de, binlerce, on binlerce yıl sonra gelecek olanlar, çok açık olarak görebilecekler. Belki 1000 yıl sonra, şimdi 'insan' parantezine aldığımız birçok varlık, mutlaka bu parantezin dışında kalacak. Tabiat da bize yardım edecek ve 'insan' demekte zorlandığımız bu varlıkları, kendi mecralarına sürükleyecek. 
Kafka'yı referans alarak, bunların böcek olma ihtimalini çok yüksek görüyorum. Omurgasız herhangi bir yaratığa da dönüşebilirler. Şimdiden kestirmek zor. Yine de müjdeyi vermek isterim, bunlarla yolumuz eninde sonunda ayrılacak...

A. Şimşek / 20.5.2014 / İstanbul

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Gündeme dair...

PR (Public Relations) Halkla İlişkiler, kurumun amaçları doğrultusunda kendisi için geliştirdiği tanımın kamuoyu tarafından aynı biçimde algılanmasını sağlayacak faaliyetler bütünüdür.
******
Ben bu zamazingoyu daha çok insanlarda teşhis ediyorum.
Kendisi hakkında, olmadığı bir şeyi başkalarına algılatmaya çalışan tipler bunlar. Türkçe meali samimiyetsizlik olarak düşünülebilir. Kendi kendisinin halkla ilişkiler müdürü de denebilir...


A. Şimşek /19.5.2014 / İstanbul

13 Mayıs 2014 Salı

Gündeme dair...

Askerliğe yalnızca darbelerin yapıldığı yer olarak bakanlar, büyük bir yanılgıya düşerler. Askerliğini yapmış dostlar bilirler. Farklı kültürlerin, kişiliklerin, yeteneklerin zorunlu kesişme noktasıdır askerlik. Bir Van türküsünü, Çanakkale'de dinleyebilmişsek, biraz da bu buluşmanın verimidir. Eğitim-öğretim imkanı bulamamış birçok kardeşimiz, ilk temel bilgileri burada alırlar.

Askerlikte mantık yoktur, masalına pek inanmayın.
Benim tecrübe ettiğim en mantıklı kurumdur.

İlk olarak; Kışlada, kül tablasının bile bir sorumlusu vardır ve bellidir. Askerlikte sorumluluktan kaçabilme gibi bir lüksünüz yoktur. Ben yapmadım, miki yaptı, diyemezsiniz.

İkinci olarak; bir komutan yaptıklarından olduğu kadar yapmadıklarından da sorumludur.

Eleştirilerimiz vardır ve olacaktır elbette. Ancak, dünya, silahlardan, savaşlardan arındırılmış bir dünya olmadıkça, askere ve orduya ihtiyacımız olacaktır...

Emin olun, şu engelli kardeşlerimizdeki coşkunun yoğunluğu, hayatta başınıza gelebilecek nadir bir coşkudur... Hepsini sevgiyle kucaklıyorum...


A. Şimşek / 13.5.2014 / istanbul



11 Mayıs 2014 Pazar

Gözlerin


Gözlerin gözlerin gözlerin,
gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün
sevinçli bahtiyar
                     alabildiğine akıllı ve mükemmel
dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

Nazım Hikmet/ Gözlerin

6 Mayıs 2014 Salı

Issız Ada


Gel benim kor zincirim
Sarın dolan canıma
Sensiz ben hiç kimseyim
Yapayalnız ıssız ada...


Sıla / Issız Ada

2014 Yaz Sezonu Fotomodellik Tarifem





















1- Ne kadar da eski dostuz, kardeşten ileriyiz fotosu a- Öte Çekim: 50 TL b- Selfie Çekim: 150 TL c- Üç kişi samimi poz: 200 TL ç- İki kişi çok samimi poz: 300 TL 2- Çok iyi dostuz, kardeşle aynı statüdeyiz fotosu
a- Öte Çekim: 25 TL b- Selfie Çekim: 75 TL ç- Üç kişi samimi poz: 125 TL d- İki kişi çok samimi poz: 175 TL 3- Dost sayılmayız, ama baya bir arkadaşız fotosu a- Öte Çekim: 15 TL b- Selfie Çekim: 55 TL ç- Üç kişi samimi poz: 105 TL d- İki kişi çok samimi poz: 125 TL 4- Nerden denk geldi de karşılaştım şu insanlarla fotosu a- Öte Çekim: 05 TL b- Selfie Çekim: 15 TL ç- Gerekmez d- Gerekmez - Kredi kartı geçerlidir, tek çekimde %01 indirim yapılır. - Sofralı, atıştırmalı fotolarda yiyecek ve içecekler müşteri tarafından karşılanır. - Aile salonumuz vardır. - KDV fiyatlara bazen dahildir, bazen değildir. - Fotoşop müdahaleleri firmamızın ikramıdır. - Dış çekimlerde, müşteri, akbil masrafını karşılamak mecburiyetindedir. - Fotolarımızda kaliteli pixel garantisi mevcuttur, memnun kalınmayan pixeler 2 gün içinde iade edilebilir. - Fotolarımız facebook'ta beğenme garantilidir. - Fotolarımız twitter takipçi garantilidir.

A. Şimşek

4 Mayıs 2014 Pazar

Gündeme dair...

Bir toplumdan akıl, ahlâk ve vicdanı kazırsanız, geriye yalnızca güdüler/dürtüler kalır. 

Bu dürtülerin freni boşaldığı zaman; kadın ve çocuk cinayetleri artar, sıradanlaşır. Tecavüzler artar, rutinleşir. 

Yurdumuz, bir savaştan, bir terör örgütünden, bir afetten, bir hastalıktan çok daha büyük bir yok oluş tehlikesiyle karşı karşıyadır... Bunların hepsi telafi edilebilir. Ne var ki, bir değerler hiyerarşisini 10-20 yılda inşa edemezsiniz.

Çöküntü ve çöküş hiç hesaplamadığımız/tahmin etmediğimiz bir yerden geliyor...

A. Şimşek /4.5.2014 / İstanbul