...

...
Alptekin Şimşek

22 Mayıs 2014 Perşembe

Demişler ki...


47.Montesquieu’nün “Görkem ve Düşüş” çalışmasını “okursak”, ne kadar materyalist bir bakışı olduğunu da hemen görüyoruz; çok çarpıcıdır. Roma Halkını, analiz ediyor, (a) tribünlerde seyrettikleri ile vahşileştiklerini, il etoit devenue les plus vil de tous les peuples, böylece bütün halkların en bayağısı ve alçağı olduklarını, (b) insani davranışı, sadece çocuklarda ve esirlerde deneyebildiklerini ve bunun ise sınırlı kaldığını, başka bir deyişle, Fransızların ancak kolonilerde gördükleri yırtıcılığı, “ferocité”, bildiklerini, (c) yurttaşlara, yendikleri ve esir aldıkları düşman halklara davrandıkları türden muamele ettiklerini, (d) emretmek ile emir alma arasındaki geçişi yaşamadıklarını haber veriyor. Bunlardan bir sonuç çıkarmaktadır; Roma halkı, “pleb” diyoruz, artık en kötü imparatordan dahi rahatsız olmamaktadır. Roma’da “iyi” ve “kötü” imparator ayrımı kalkmıştır; demek ki, sürü yaratılmışsa, tiran veya despota şaşmıyoruz.

48.Caligula ya da Caligula-familyası ise, ben ekliyorum, bellekleri tümden silmek ve bir zamanlar cumhuriyet olduğunu ve cumhuriyetçilerin yaşadıklarını tümden unutturmak içindir. Bir döküntü ve bir tepeleyici olarak tarif ediyorum.

49.Açıklayıcı olabilir, bir parantez açabilirim, Montesquieu de ben de “demokrasi” sözüne itibar etmiyoruz; “cumhuriyet” yeterlidir. Cumhuriyet ise, iktidarı sınırlamak demektir ve her kim “sınırsız iktidar” vaaz ediyorsa, bir cumhuriyet düşmanı ve yıkıcısıdır.

50.O halde, beğenmek veya beğenmemek hürriyeti var, ancak “cumhuriyet” varsa, kamusal işlerin yürütülmesinde yavaşlık şarttır. Ve işlerin daha hızlı yürütülmesinde ve ölçeklerin büyütülmesinde, hiçbir zaman, erdem bulamıyoruz. “Küçük her zaman güzeldir”, demeyi sürdürüyoruz ve tabii sürdürüyorum.

***

Bu, despotları var eden sürülerin ve sürüleri var eden despotların öyküsüdür. Okumayanlar, göremeyenler ve nihayet korkanlar için yazdım.


Yalçın Küçük

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder