...

...
Alptekin Şimşek

15 Nisan 2017 Cumartesi

Split

M. Night Shyamalan ustanın 2016 vizyon tarihli Split filmine dair birkaç kelam edelim.
Filmle ilgili olarak, olumlu ya da olumsuz yeteri kadar eleştiri yapılmıştır sanırım. Ben de film üzerine yazacağım, ancak eleştiri mahiyetinde değil mizahsal mahiyette olacak. Başlamadan önce, yukarıda zikrettiğim kelam, mahiyet, zikr gibi sözcükler için özür diliyorum. Lakin, önümüz Osmanlı Cumhuriyeti ve yeni rejimde fazla sıkıntı yaşamamak ve gelecek nesillerin daha kolay anlayabilmesi için zaman zaman böyle sözcükler kullanmakta beis görmüyorum.

Filmin başrolünde Kevin isimli kötü kahramanımız var. Buna karşın, ismi Abdullah / Dennis / Patricia / Cin Ali / Hedwig / The Beast / Recep / Barry / Orwell / Jade de olabilir. Çünkü, Kevin isimli kötücül kahramanımızın çoklu kişilik bozukluğu hastalığı var. Öyle böyle değil, tek bünyede 23 kişilik barındırıyor. Her birinin fiziksel ve ruhsal özellikleri dahi farklı. Örneğin, Recep kişiliği başkanlık sisteminden yanayken, Abdullah kişiliği buna şiddetle karşıdır. Patricia kadın haklarından yana bir tutum alırken, Dennis daha ziyade kadınların çıplak görünmesiyle ilgilidir.
Bünyesindeki 23 kişiliği yönetmek hayli zor olduğundan, yaşlıca bir hanım doktor tarafından tedavisi sürdürülen Kevin kardeşimiz, gündüz gözüyle 3 genç kızı kaçırır ve çalıştığı yerin bodrum katındaki odalara hapseder.
Kızların hapislik hayatı devam ederken, Kevin, terapilere gitmekten de geri kalmamaktadır.
Tabip Hanım, Kevin’in tutarsız davranışları nedeniyle hafiften kıllanmaya başlar. Çünkü, yaptıkları anlaşmaya göre 23 kişilik üzerinden tedavi vermektedir, ancak vaziyet, 24’üncü bir kişiliğin varlığını işaret etmektedir. Amerikan Tabipler Odası’nın Asgari Ücret Tarifesi’ne göre, 23 kişiliğe kadar saati 100 dolar olan tedavi ücreti, 24’ten itibaren saati 250 dolara yükselmektedir. Tabip Hanım, SGK’nin GSS borçlularını sıkı takibe alması gibi, Kevin’i yakın takibe almıştır.
Kızlar hapislikten kurtulabilmek için çırpına dursun, Kevin ve saz heyeti 24’üncü kişiliğin oluşumu noktasında sancı çekmektedir. 24’üncü kişilik acaba önceki 23 kişiliğin demokratik varlıklarına son mu verecektir, yoksa hepsini tek bünye / tek kişilik olarak toparlayabilecek midir? Bir olasılık da federasyon sistemine geçip, her bir kişiliğe makul ölçüde serbestlik tanınması olabilir miydi?
24’üncü kişiliğin beklenmeyen bir zamanda gayet kaslı bir şekilde ortaya çıkması, diğer 23 kişiliği yeterli miktarda korkutsa da, sonradan anlaşılacaktır ki 24’üncü ulu kişilik, kainatın bütün olumlu niteliklerini bünyesinde toplamış ve nefretini de sadece ‘hayatında acı çekmemiş’ insanlara yöneltmiştir. Acıyla yoğrulmuş küçük Emrah tadındaki 23 kişiliğin korkması için bir sebep kalmamıştır. Yalnızca bu ulu ve kaslı kişiliğin izin verdiği zamanlarda ortaya çıkabilmeleri dışında çekinecek bir husus kalmamıştır. Varsındı demokratik bir bünye olmasındı, yaşayacaklardı ya!..
Her ne kadar filmi irdelemeye devam etmek istesem de, müstakbel sinema seyircisinin filmin sonunu öğrenme riskine karşı, burada noktayı koyuyorum. İzleyin bakalım, tek bünye / tek kişilik mi kazanacak, yoksa hiç ummadığınız başka vakalarla mı karşılaşacaksınız?
A.Şimşek /15.4.2017 / İstanbul