...

...
Alptekin Şimşek

30 Aralık 2016 Cuma

Middleworld 2017

2016 yılının en ilgi çeken yapımı, hiç kuşkusuz Westworld isimli Amerikan dizisiydi.
Middleworld’den bahsetmeden önce, Westworld’den biraz bahsetmekte yarar var.
Büyük bir şirket, genişçe bir arazinin üzerine, insan suretindeki robotların yaşadığı bir kasaba kurmuştur. Dizimiz western türünde, dolayısıyla kasaba halkı da kovboylardan, çiftçilerden, Kızılderililerden, barlardan ve fahişelerden oluşuyor. Bu robotlar, özel bir şekilde programlanmışlar ve insanlar gibi gülüyor, ağlıyor, üzülüyor ve acı çekiyorlar.
Kasabanın kuruluş amacı ise, ücret karşılığında, gerçek insanların, bu kasabayı ziyaretlerine olanak sağlayıp, çeşitli maceralar yaşamalarını sağlamak. Bu müşterilerin büyük bir çoğunluğu, gözü pek bir silahşor olmayı ve en güzel şekilde dizayn edilmiş bar sakini fahişelerle zaman geçirmeyi tercih ediyorlar. Böyle bir dünyada silahşorluğu tercih etmek, elbette çok cazip. Çünkü, robotların, insanlara zarar verebilme ihtimali yok. Ev sahibi robotlar da silah kullanabiliyorlar, ama kurşunları misafirleri öldüremiyor. Misafirlerin öldürdüğü robotlar, kısa süre içinde şirket bünyesinde tamir edilip, tekrar görev yerlerine postalanıyorlar. Dizi, izleyen bölümlerde çeşitli sürprizlerle bizi şaşırtsa da, kabaca çerçevesi böyle.
Neyse efendim, sadede gelelim. Aldığımız duyumlara göre, dizinin yapımcıları bir adet de Middleworld dizisi çekmek istiyorlarmış. Dizinin 2017’de çekilmesi bekleniyormuş. Kulağımıza gelen bu haber, dedikodudan ibaret de olabilir elbette. Ancak, düşününce gayet de mantıklı geliyor.
Dedikodu bu ya, dizi, daha doğuda bir yerde, Ortadoğu’da çekilecekmiş.
Söylentiye göre, robotların tasarımı çoktan tamamlanmış bile. Bölge ve saat farkı nedeniyle, burada kurulacak kasaba elbette kovboylar, fahişeler filan olmayacakmış, ama mesela cariyeler olabilirmiş.

Middleword, western konsepti dışında bir anlayışla çekileceğinden, misafirlerin robot öldürmek için kullanabileceği silahlar konusunda, olağanüstü bir çeşitlilik söz konusuymuş. Otomatik tüfekler, roketatarlar, uçaksavarlar, C-4 patlayıcılar, el bombaları, F-16’lar, insansız hava araçları ilk etapta düşünülen silahlarmış. Dizinin otantik olması bakımından, pala, kılıç gibi silahlar da temin edilecekmiş.
Dedikodu bu ya, dizinin yapımcıları, nüfusunun 1/5’i silahlı ve müşteri potansiyeli çok olan Türkiye’de bir kamuoyu yoklaması da yaptırmışlar. Yoklama sonucuna göre, müstakbel Türk müşteriler mevcut silahlarla yetinmek istememişler ve ek silahlar istemişler. Türk müşterilerden kimisi, taleplerine şu şekilde dile getirmiş:


- Bomba ne abi ya, ben GDO’lu ürünlerle öldürmek istiyorum; hasta olup ölsün ipneler!
- Mevcut silahları kullanmasını ben bilmiyorum, bana bir adet hafriyat kamyonu verin yeterli!
Başka bir müstakbel müşteri ise, kabası bitmiş 10 katlı bir inşaat talebinde bulunarak, çatı katından atacağı çekiç, mala gibi nesnelerle robotları öldürmek istediğini ifade etmiştir.
Kimi müstakbel müşteriler ise, ata sporumuz olan biber gazıyla katliam yapma isteğini dile getirmiştir.
Dedikodu bu ya, madem robotlar bu kadar savunmasız, ben çıplak elle öldüreceğim, diyen çok sayıda müşteri de kamuoyu yoklamasında düşüncelerini ifade etmiş.
Dedikodu bu ya, milyonlarca dolarlık silahlar yerine, eften püften silahlar istenmesi, yapımcıları çok memnun etmiş. Dizinin maliyeti, Westworld’ün 1/10’ini bile geçmeyecekmiş.

Dedikodu bu ya, Middleworld’ün minik bir kusuru varmış; ölen robotlar tamir edilemeyecekmiş!..
A.Şimşek / 30.12.2016 / İstanbul

28 Aralık 2016 Çarşamba

1 Ocak 2017’den İtibaren Kapatılması/Yasaklanması Elzem Olan Şunlar Bunlar

- Seferberlik ilan edebileceğini ilan eden hükümetimiz, ne kadar uğraşsa da; tivıtır, feysbuk, yutup gibi internet sitelerini bir türlü tamamen kapatamamaktadır. Bu şartlar altında, modem, hard disk, Mouse, fotoşop, word office gibi nesne ve uygulamaların kapatılması yönünde girişimlerde bulunulmalıdır. Bunları teker teker bulup kapatmak zor görünmekle birlikte, sık sık elektrik kesintileri yapmak suretiyle, bu cihazların bozulması sağlanabilmelidir. Uyanık vatandaşların jeneratörle yollarına devam etmeleri olasılığına karşılık ‘bizımla değilsin’ denilerek, her türlü jeneratör alım satımı, kiralanması gibi işlemler durdurulmalıdır.

- Bir şekilde internete bağlanma imkânı bulunan vatan hainlerini devre dışı bırakmak için, e-posta gönderme işlemi ilçelerde kaymakamlık, illerde valilik iznine tabi olmalıdır. İlgili mercilere başvurularda; sabıka kaydı sorulmalı, GBT’ye bakılmalı ve 100 TL tutarında Özel İletim Vergisi tahakkuk ettirilmelidir.
- Basılı materyalle vuku bulacak mektup ve kargo gönderme eylemlerini engellemek amacıyla tüm PTT şubeleri 2 bin 500’üncü bir emre kadar kapatılmalı; kargo şirketleri ise, yalnızca 00:00-06:00 arası hizmet vermelidir. Kargo firmalarında çalışan işçilerin grev yapmaları özendirilmeli, gerekirse 1-2 maaş tutarında ikramiye verilmelidir. Kargo görevlileri, özellikle sakar ve hafızası zayıf kişilerden seçilmelidir.
- Vatan haini teröristler, internetsiz, mektupsuz bir ortamda çaresiz kalacaklarından alternatif yöntemler deneyebileceklerdir. Akla ilk gelen yöntemlerden birisi dumanla haberleşme, diğeri de güvercinle haberleşmedir. Teröristleri başarısız kılmak için, duman çıkartan nesnelerden alınacak tüttürme vergisi % 500 artırılmalı, ülke çapında, tüm güvercinler de kümeslerine kapatılmalıdır. Kümesleri mühürleme yetkisi ilçelerde zabıta müdürüne, illerde emniyet müdürüne verilmelidir. 15 günlük periyotlarla, belediye başkanları tarafından güvercin kümesleri ziyaret edilmeli, şemsiyenin ucuyla haddini bilmez bu hayvanlar dürtülmeli ve hadleri bildirilmelidir.
- Özel ulakla haberleşmenin de, bir başka iletişim yolu olduğu değerlendirilmek suretiyle; ulakların ulaşımını sağlayacak taksi, minibüs, otobüs, metro, helikopter gibi araçların kullanma bedellerine % 400 oranında zam yapılmalıdır. Yaya olarak trafikte seyreden vatandaşlarımıza mesafe sınırı konmalı, günlük 5 bin adımdan fazla atanlara, gerekli uyarı yapılmalı, riayet etmeyenler hakkında her türlü yasal işlem başlatılmalıdır.
- Siyasi hayatımızda telepati, telekinezi gibi yollarla iletişim kurma teşebbüslerinin olduğuna dair duyumları haiz birtakım belgelerin bulunduğuna ilişkin dedikodular üzerine yapılan değerlendirmeler neticesinde, ciddi tedbirler almak da şarttır. Bu tedbirler konusunda, az önceki cümleyi, bir kerede okuyup anlayabilenler tercih edilmelidir.
- Buraya kadar belirtmiş olduğumuz kapatılması elzem olan hususlar, yılda bir kez açılıp, 5 dakika havalandırıldıktan sonra tekrar kapatılmalıdır.

- Bireysel özgürlüklerin muhafazası bağlamında, bireylerin birey olarak kendi kendileriyle iletişim ve etkileşim içinde bulunmaları konusunda bir sakınca mülahaza edilmemiştir. Bireyler, kendi kendilerine e-posta gönderebilir, twit atabilir, aynaya bakarak konuşabilir ve hatta diledikleri kişiler hakkında akla hayale sığmayacak küfürler edebilirler. Başkalarına iletmemek ve duyurmamak kaydıyla her türlü küfür, tehdit serbesttir. 
A. Şimşek / 28.12.2016 / İstanbul

Alternatif Enerji Kaynakları

Gezegenimizin ve dolayısıyla ülkemizin, en önemli sorunlarından birisi de enerjidir, sevgili internetistanlılar. Petrol desek, 30-40 yıl içerisinde bu kaynağın köküne kibrit suyu dökmüş olacağız. Elektrik desek, HES’lerimiz sağolsun, ormanları tüketmeden bu konuda da başarılı olamayacağız. Nereden bakarsak bakalım, nereden selfie çekersek çekelim, enerji açısından geleceğimiz pek parlak değil.
Bu yazımda, enerji üretiminde kullanabilme ihtimali olan, bazı olası enerji kaynakları üzerinde duracağım.
Bekleme Enerjisi: Her gün yüz binlerce insan sabah işe giderken ve akşam işe giderken; duraklarda, istasyonlarda, iskelelerde onlarca dakika beklemek zorunda kalıyor. Toplamda yüzlerce saate denk gelen bu beklemeler, enerjiye dönüştürülebildiği takdirde, hiç kuşkusuz, enerji ihtiyacımızın büyük bir kısmını karşılamış olacağız değerli twitterburglular!.. Bu konuda Türk bilim insanlarına, yiğit ve bulutlu kardeşlerimize, ozan ve kütahyalı emmilerimize büyük görevler düşmektedir. Bekleme olgusunu, telekinezi olsun, telepati olsun, %100 kuvantum düşünce gücü olsun, üfürükçülük olsun, dua olsun, bir şekilde enerjiye dönüştürmemiz şarttır!..
Silkeleme Enerjisi: Kadınlarımızın en çok güç harcadığı faaliyetlerden birisi halı ve kilim silkelemektir, saygıdeğer Facebookköylüler!.. Yüz binlerce kadının el emeği ve pazu gücü heba olup gitmekteyken, bu geleneksel ana sporumuzdan da enerji üretemez miyiz acaba? Bana kalırsa üretebiliriz. Silkelenen halı ve kilimlere bağlanacak sarı-kırmızı-mavi renkli kablolarla, belki de tüm ülkemizin elektrik – su gibi ihtiyaçlarıyla; plaza dikme, Şam’da namaz kılma, başkanlık sistemine geçme gibi etkinliklerimizin enerji ihtiyacı karşılanabilecektir. Bu fikrimin yabana atılmamasını diliyor ve tüm kadınlarımızı halı silkelemek üzere balkonlara davet ediyorum.
Tıklama Enerjisi: Her gün, her saat, her dakika milyonlarca vatandaşımız milyarlarca internet sitesine tıklamaktadır muhteşem instagramsporlular!.. Tıklama aktivitesimiz, enerjiye dönüştüğü takdirde, ne kadar büyük bir güce kavuşabileceğimizi hayal edebiliyor musunuz?.. Bu konuda en büyük sıkıntı, trilyonlarca internet sitesinin, zaman zaman yasaklanması hadisesidir.
Bu noktada, yasaklama kararı veren sulh ceza mahkemeleri mensupluların tutuklanmalarında büyük yarar vardır. Akabinde, halkımızın tıklama kapasitesini artırma bağlamında; on bin trilyonlarca porno sitesiyle, yüz bin milyarlarca yemek tarifi sitesi, üç yüz bin beş yüzlerce futbol yorumu sitesi, kırklar-yedilerce Alevi sitesi, yirmi beş bin tonlarca komik kedi videoları sitesi, altmış beş yüz bin inçlerce fotoğraf galerisi sitesi açılmalıdır. Site açmak isteyenlere boş arsa vermek, devletimizin en biriyinci görevi olmalıdır. Bütün dünyanın ilgisini çeken Facebook gibi sitelerin, yerli alternatifleri üretilmelidir. Örneğin Reisbook isimli bir site açıldığı takdirde, ülkenin yarı nüfusu kafadan tıklayacaktır.

A.Şimşek/28.12.2016/İstanbul

17 Aralık 2016 Cumartesi

Baht Oyunları Hakkında Kararname













Bakanlar Kurulumuzun 16 Aralık 2016 tarihli toplantısı neticesinde, şans oyunlarına ilişkin olarak aşağıdaki kararlar alınmıştır:

1- Piyangonun Yılbaşı çekilişinde büyük ikramiye vuran biletin sahibi, biletine aynı zamanda amorti de çıkmış ise, amortiyi alacaktır. Biletin sahibi, bu uygulamadan dolayı yargı yoluna başvuramayacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidemeyecek, Diyanet İşleri Müdürlüğü’nden fetva alamayacaktır. Bunlara ek olarak bilet sahibi, Ekşi Sözlük’te başlık açmak suretiyle mağdur edebiyatı yapmayacak, twit atamayacak ve Facebook’ta dır dır edip, beğenilme peşinde koşmayacaktır. Diğer ikramiye sahipleri ise, TÜBİTAK teknolojisiyle yılbaşı gecesine mahsus olmak üzere, paralel evrene ışınlanacak ve ikramiyeleri oradaki şubemiz tarafından ödenecektir.

2- On Numara isimli çekilişimizle ilgili olarak da birtakım düzenlemeler yapılması gereği doğmuştur. Bilindiği üzere bu oyunda; çekilişle belirlenen 22 numara arasından, 10, 9, 8, 7 ve 6 rakamı tutturanlar ve hiçbir rakamı tutturamayanlar ikramiye kazanmaktaydı. Olağanüstü hal ve seferberlik koşulları altında, yılbaşından itibaren, 22 numaranın 22’sini de bilen kişiler ikramiyeye hak kazanacaktır. Bu demek değildir ki, hak kazandı diye illaki hakkını alacaktır. 22 numaranın 22’sini de bilen yurttaşlarımızın, öncelikle GBT’sine bakılacak, durumu uygunsa ikramiyeleri ödenecektir. Şüpheli durumlarda, Bylock taraması da yapılabilecektir.

 3- Ülkemizin bulunduğu olağanüstü şartlar, Şans Topu (yılbaşından itibaren Baht tekeri) oyunuyla ilgili olarak da, bazı düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bilindiği üzere; Şans Topu (5+1) oyunu, iki farklı sayı kümesi içerisinden, belirlenen sayıda numara seçilmesi esasına dayanan bir sayısal oyundur. İlk sayı kümesi 1-34 numaradan, ikinci sayı kümesi ise 1-14 numaradan oluşmaktadır. İştirakçiler, ilk sayı kümesinden 5 (beş) adet, ikinci sayı kümesinden 1 (bir) adet numarayı seçerek oyuna katılabileceklerdir. Piyango İdaremiz, yılbaşından itibaren, 4-4-2 düzeninde karar kılmıştır. Telif hakkı Şenol Güneş hocamıza ait olan bu sistem sayesinde, daha çok ikramiye veremesek bile, daha enteresan bir yapmış olduğumuzu düşünmekteyiz. 4-4-2 sisteminde; ilk gruptan 4, ikinci gruptan 4 rakam tutturulması lazımdır. Üçüncü grup ise, çekiliş yapılana kadar tarafımızca gizli tutulacaktır. Çekiliş yapıldığında, ikramiye kazanan olup olmadığı EGM Kargoyla muhataplarına adrese teslim bildirilecektir.

4- Halkımızın en çok ilgi duyduğu oyunların başında Süper Loto gelmektedir. Bu nedenle, düzenleme yapılmayı en çok hak eden oyunların başında gelmektedir. Bilindiği üzere bu oyunda, 54 rakamın bulunduğu sayı kümesi içinden, 6, 5, 4 ve 3 adet rakam bilinmek zorundadır. Yılbaşından itibaren 54 olan rakam sayısı 299’a çıkartılacaktır. Çekiliş sonucunda belirlenecek olan 25 rakamdan 25’ini tutturanlar, ikramiyeye hak kazanmış gibi olacaklarsa da, TCK. 299. Madde cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğundan, kazanan kişiler hakkında derhal soruşturma başlatılacaktır.

5- Yılbaşı gecesinden itibaren Sayısal Loto isimli oyunumuzun ismi değiştirilmiştir. O tarihten itibaren bahsi geçen oyun, Sözel Loto olarak oynanacaktır. Bu oyunun nasıl oynanacağına ilişkin çalışmalarımız halen devam etmektedir. Çalışmalarımız nihayete erdiğinde, web sayfamızdan gerekli duyuru yapılacaktır.

6-Halkımızın büyük rağbet gösterdiği Kazı-Kazan oyunuyla ilgili olarak yaptığımız değerlendirme sonucunda; büyük ikramiyenin, biletini hiç kazımayan bir yurttaşımıza verilmesi münasip görülmüştür. Telepati, telekinezi ve diğer psişik yollarla büyük ikramiye vuran bilet sahibi tespit edilip, ikramiyesi yine EGM Kargo marifetiyle eline verilecektir.

7- Büyük, orta ve küçük ikramiyelere hak kazanan şahısların 18 yaşından büyük, evli ve en az üç çocuk sahibi olması şarttır.

8- Çekilişler canlı olarak web sitemizden yayınlanacak olmakla birlikte, çekiliş saatlerinde yapılacak elektrik ve internet kesintilerinden, virüs bulaşmalarından, IP yasaklamalarından ve her türlü doğal ve teknolojik afetten Piyango İdaresi mesul tutulamaz.

9- Kazanılan ikramiyelerden %44 ötv, %18 kdv, %18 gayrımenkul sermaye iradı vergisi ve %35 emlak vergisi kesilecektir. İkramiye vergilerinden dolayı zor duruma düşen vatandaşlarımızın borcu bir güzel yapılandırılıp kredi kartında 3 ay taksitle tahsil edilecektir.

10- İkramiye kazanıp kazanamadığınızı piyango idaremizin telefon numaralarını arayarak öğrenebilirsiniz. Bu görüşmelerin dakikası 35 TL’den ücretlendirilecektir.

İşbu kararname, 18 Aralık 2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.


A. Şimşek /17.12.2016 /İstanbul



10 Kasım 2016 Perşembe

Donald Trump

Yiğidin harman olduğu yer olan Queens'de 1946 yılında doğan Trump, ABD'nin Paris'i sayılan Pensilvanya'da işletme eğitimi almıştır. Siyasetçi, yazar, müteşebbis, gazoz kapağı açacağı ve tüm mazlum ırkçıların babasıdır.
Seçim kampanyaları sırasında kendisine "muhtar bile olamazsın" diyen Clinton'a "Amerika'da muhtarlık vardı da, ben mi olmadım" diye cevap vermek suretiyle, gönülleri fethetmiştir. Ankara'da yapılan çeşitli muhtarlar toplantılarına, tebdil-i kıyafetle iştirak ettiği de rivayetler arasındadır.

Donald Trump, şu kitapların da yazarıdır:
Nasıl Zengin Oldum
Nasıl Dengin Oldum
Neydim Ne Oldum ve nihayet
Nasıl Başqan oldum.

Ataları Alman olan bu yüce insanın DNA haritasına bakıldığında %10 oranında Apaçi ve %70'ten başlayan oranlarda Türk olduğu da bilinmektedir.

Seçim kampanyaları sırasında müslümanlar hakkında atıp tutan Trump, başqan seçildikten sonra yaptığı konuşmada şunları söylemiştir:

Niye beni balkona çıkardınız lan Allahsızlar, 3 saatte anca adam ettiğim saçlarım, rüzgârda darma dağın oldu.

-Saçlarına 3 kilo briyantin sürdükten sonra, konuşmasına şöyle devam etmiştir-

" Kampanyalarımız esnasında, aşırıya kaçan söylemlerim, mimiklerim ve yakışıklılıklarım olmuş olabilir, herkesten özür diliyorum. Nitekim, müslümanlardan da özür diliyorum. Gerçek İslam bu değil, gerçek Trump da bu değil, gerçek ABD bu değil; kimse gerçek değil galiba lan anasını satayım. Sanki Westworld'de oynuyoruz cümleten... Satırlarıma son verirken, büyüklerimin ellerinden, müslümanları gözlerinden, zencileri boyunlarından ve geri kalan herkesi her yerlerinden öperim..."

A. Şimşek /10.11.2016/ İstanbul

2 Ekim 2016 Pazar

Yeni Tarih Yazımı İçin Ön Bilgiler

    -Yazının Bulunması (Yavuz Sultan Dönemi)
    - Ay’a Uzay Aracı gönderilmesi engellendi (İnönü Dönemi)
    - Barutun Bulunması (Fatih Sultan Mehmet Dönemi)
    - Ateşin Bulunması (Ertuğrul Gazi dönemi)
    - Telefonun İcadı (Turgut Özal dönemi)
    - Radyum Elementinin Bulunması (Kösem Sultan)
    - Amerika’nın Keşfi (Adnan Menderes dönemi)
    - Atom Bombası Yapımının Başarısızlığa Uğraması (Deniz Baykal dönemi)
    - Matbaanın Keşfi (Abdülhamit dönemi)
    - Matbaanın Keşfinin Gecikmesi (Bülent Ecevit dönemi)
    - Elektriğin Bulunması (Seda Sayan dönemi)
    - Müziğin İcadı (Acun Dönemi)
    - Dünya’nın Yuvarlak Olduğunun İspatlanması (Kanuni Sultan Süleyman dönemi)
    - Petrolün Keşfi (Yıldırım Beyazıt dönemi)
    - Tarihte İlk Köprünün Yapılması (Köprülü Mehmet Paşa dönemi)
    - Dünya’da İlk Duble Yolun Yapılması (Sultan IV. Müteahhit Paşa dönemi)
    - Mars’a Gidilmesinin Başarısızlığa Uğraması (Erdal İnönü dönemi)
    - Jüpiter, Satürn ve Neptün’de Ezan Yasağı (CeHaPe dönemi)
    - Kılıç, Ok ve Yayın İcadı (Battalgazi Dönemi)
    - Tarihte Ata İlk Binilmesi, Atın Evcilleştirilmesi (Sultan XI. Cüneyt Arkın dönemi) 

    A. Şimşek / 2.10.2016 /İstanbul

25 Eylül 2016 Pazar

Şortla Mücadele Eylem Planı

1. Vaziyet
a. Umumi Bilgiler: Şortlu gruplar tarafından, yüce dinimiz ile gelenek ve göreneklerimiz ve bir de ahlâki yapımız yıpratılmak istenmekte olup, bu amaçla ŞORT-HA (Şortlu Hanımlar) isimli illegal bir örgüt de kurulmuş bulunmaktadır. Bu unsurlar, sokaklarda, caddelerde, otobüs ve bilhassa metrobüslerde şortlu gezinmek suretiye eylemlerini icra etmektedirler.

b. Hasım Kuvvetler:
aa. Şortlu hanımlar
bb. Kısa kollu giyinen hanımlar
cc. Mini etek giyen hanımlar
çç. Tayt giyen hanımlar
dd. Umuma açık yerlerde dondurma yiyen hanımlar
ee. Başına türban, mabadına kot pantolon giyen hanımlar

c. Ahbap Kuvvetler:
aa. Çarşaflı hanımlar
bb. Haşemalı hanımlar
cc. Şalvarlı hanımlar
çç. Düğünlerinde dinimize ve ananelerimize uygun sunum yapan hanımlar
dd. Üç ve üzeri çocuklu hanımlar
ee. Dini hassasiyetlerimize hassasiyet gösteren bilcümle esnaf, zabıta, gönüllü zabıta, sanatkâr, zenaatkâr, medya kuruluşları, iş adamı, emniyet mensupları, vakıflar, müteahhitler, belediye başkanları, cumhurbaşkanımlar ve Binali Yıldırımlar’dır

2. Vazife: Şortlu hanımların ne kadar cadaloz, ne kadar şirret, ne kadar laubali, ne kadar inatçı, ne kadar içtimai değerlerden uzak olduklarını teşhir etmek suretiyle kamuoyu desteğini ortadan kaldırmak ve bu unsurların, zaman zaman şemsiye olsun, oklava olsun, selfie çubuğu olsun, Pazar çantası olsun bir takım araç ve gereçlerle pataklanmasıdır.

3. İcra, Planlama ve Umumi Faaliyetler:

a. İcra edilen propagandalarda, bu unsurların dinimize aykırılık teşkil ettikleri işlenecek, aykırılıkların giderilmesi gerektiği fikri kamuoyuna aşılanacak ve bu amaçla, yeterli sayıda kamu spotu yayınlanacaktır.

b. Şortlu hanımlar gemi azıya aldılar; şortlu hanımlar türbanlı hanıma trafikte yol vermediler; şortlu hanımlar lokantada bahşiş vermediler; şortlu hanımlar ozon tabakasını deldiler; şortlu hanımlar mümin gelinlerin, İslami esaslara uygun sunumlarına oy vermediler; şortlu hanımlar fitre ve zekât vermiyorlar; şortlu hanımlar Cuma namazı vaktinde BİM’in kapısına dayandı; şortlu hanımlar 3. Köprüden geçmiyor; şortlu hanımlar ulusa sesleniş programını zaplıyor; şortlu hanımlar şort giyiyor temaları gazete, dergi ve sosyal medya mecralarda ısrarla işlenecektir. Feysbuk, interstargram, tvitter gibi mecralara öncelik verilecektir.

c. Şortlu hanımlar ile işbirlikçileri (bikinililer, kısa kollulular, taytlılar vb), Siyonistlerin, Ermenilerin, Rumların, Kübalıların, Kuzey Korelilerin, Çin’in, Suriye’nin, Aborjinlerin, FBI’ın, MOSSAD’ın ve Mormonların uzantıları gibi göstertilecektir.

d. Ayol, şu hatunun şortu, bununkinden daha güzelmiş, öbürkününki ne kadar da frapan gibi yakıştırmalar türetilerek; şortlu hanımlar arasına nifak tohumları ekilmesi sağlanacaktır. Böl ve yönet taktiği benimsenecektir.

e. Şortlu hanımların bilgisayar ve akıllı telefonları hacklenerek, yalnızca dini bütün internet sitelerinde gezinmeleri sağlanacaktır.

f. Şortlu hanımların gizli gizli teşhir evlerinde buluşup, birbirlerine bikinilerini, yokinilerini, tangalarını, maske ve kelepçelerini gösterdikleri propagandası yapılacaktır.

g. Tarafsız gibi görünen internet siteleri açılıp, şortlu hanımların şort giymekle esasen, Kemalizm ve Laikçiliğin ruhundan ne kadar uzaklaşmış oldukları, şort giymeden de Kemalist ve Laikçi olabilecekleri teması işlenecek; bu siteler bol bol tıklandırılacaktır.

h. Her türlü sinema filmiylen, tv dizilerindeki şortlu/bikinili hanım görüntüleri mozayiklenecek; çekilen her plana bir adet parti amblemimizin yerleştirilmesi sağlanarak gerekli subliminal mesajlar verilecektir.

i. Madem ‘benim şortum, benim kararım’ diyorlar, o vakit şortu da çıkarsınlar denilmek suretiyle, bu unsurlara gaz verilecek; gaza gelip şortunu çıkaranlar selfie’lendirilip fotoğraf ve videoları kamuoyunda ulaştırılacaktır. Bu vesileyle, aziz ve mümin milletimizin mırıldanması mekanizması harekete geçirilmiş olacaktır.

j. Şhortporn, bikiniadult gibi isimler altında, anadan üryan yayınlar yapılıp; bu unsurlar, toplum nezdinde küçük düşürülecektir

k. Şortlu hanımlara, ihbara dayalı ev baskınları yapılmak suretiyle, baskınlarda Fırıncının Kızı gibi, gayri ahlâki yayınlar bulunması sağlanacaktır.

Şortla Mücadele Eylem Planı’nın bu esaslara göre yürütülmesi arz olunur. 

Not 1: Meşhur İrticayla Mücadele Eylem Planı’na nazire yapılmıştır. 
Not  2: Nevizade’yi hunharca bombalayacaklardı!.. (Manşete) 

A.Şimşek / 25.9.2016 / İstanbul

7 Eylül 2016 Çarşamba

Bayram Tebriği


Sayın Müşterimiz/Müvekkilimiz/ Şuyumuz-Buyumuz,

Mübarek Kurban Bayramı vesilesiyle; açmayı düşündüğünüz boşanma, mal tasfiyesi, işçi alacağı, işveren vereceği, tazminat, nafaka artırımı davaları avukatlık ücretlerinde %25 indirim yapıyoruz. Patronun çıldırmış olması münasebetiyle, bunlarla birlikte açacağınız isim tashihi davalarıyla tüketici hakem heyeti başvurularınıza % 99.9 indirim yapıyoruz. Bitti mi, bitmedi!

Bayramın birinci günü arayan ilk 25 müvekkil adayının kredi kartlarına 9 taksit, hamili kart sahiplerine de 99 taksit uyguluyoruz.

Dileyen müşterilerimiz 50 TL mukabilinde; cübbe giyerek selfie çektirme imkânından da yararlanabileceklerdir. Selfi çektirmek için yanında ikinci bir müşteri getiren vatandaşlarımıza ise piyasa değeri olan üç kavanoz bal, pardon 3 adet Borçlar Kanunu hediye ediyoruz. Mübarek Kurban Bayramı’ın hayırlara vesile olmasını diler, hayırlı günler dileriz.
En Biriyinci Hukuk Bürosu

Feysbuk Adresimiz...
İnternet Adresimiz...
Tivıtır Adresimiz...
Gugıl mep haritamız...
Unutmadan bir de büro adresimiz...
Telefon şeysimiz... (150 hat )

A.Şimşek / 7.9.2016 / İstanbul


28 Temmuz 2016 Perşembe

Gündeme dair...

1789 yılından sonra başlayan ulusçuluk akımları Osmanlı'nın dağılmasıyla sonuçlandı. O tarihte başta Fatih Sultan Mehmet olsa bu gidişi engelleyemezdi.
2016 yılında yeniden Osmanlı hayalleri kurarken iki "olmazsa olmaz" şartı yerine getirmen gerekiyor.
1- Dil, din, ırk ayırımı yapmayacaksın. Sünni İslam'ı referans alarak, iki milleti bile bir araya getiremezsin. Nitekim, Kürtler'i İslam paydasında toplama stratejin duvara tosladı.
2- Osmanlı egemenliğine girmeye hazır milletler bulacaksın. Ortadoğu'da bu projeye yatkın, bir millet ben bilmiyorum.
Kıssadan hisse; çok uluslu bir devlet kurmaya çalışırken, eldekinden olmayalım...

A. Şimşek / 28.7.2016 / İstanbul

24 Temmuz 2016 Pazar

SAW ( Testere Serisi)


(Yoğun Spoiler İçerir)

Şimdilik 7 tanesi çekilmiş bulunan Testere serisinin kahramanı Jigsaw, bir seri katildir.

İşlediği cinayetler anlamak açısından, Jigsaw'ın geçirmiş bulunduğu iki travma vardır.

Bir tanesi, bir uyuşturucu bağımlısının kazara bile olsa, sorumsuz bir fiili yüzünden, karısı düşük yapar, bebek ölür.

İkincisi ise, kanser olduktan sonra, masraflarının, sigorta tarafından karşılanmamasıdır.

Jigsaw'ın ilginç bir adalet anlayışı vardır. Amacı intikam değildir. Müstakbel kurbanlarının hayatın/hayatlarının değerine varmasıdır. Ona göre, bu insanlar sınanmadıkça değişim göstermezler. Bu yüzden yakaladığı kurbanlarına çeşitli düzenekler içeren oyunlar hazırlar.

"Oyun başlasın" dendiğinde kurbanın iki seçeneği vardır: Ya kuzu kuzu düzenek tarafından ölmeyi bekleyecek, ya da vücudunun herhangi bir yerini feda ederek tuzaktan kurtulacaktır.

Bu oyunlardan kurtulan birkaç kişiyi de takımına almayı ihmal etmez Jigsaw.

Bunlardan birisi uyuşturucu bağımlısı bir kadın, bir doktor ve bir dedektiftir.

Seriyi ilginç kılan; Jigsaw'ın adalet ve hayatın değerini öğretme anlayışıdır.

Diğer dikkat çekici bir yön ise; takıma sonradan katılan uyuşturucu müptelası kadın ile dedektifin hazırladığı düzeneklerin, kurbana hayat hakkı tanımamasıdır. Takıma sonradan dahil olan bu iki kişinin adalet anlayışı intikala sınırlıdır. Jigsaw'ın felsefesiyle ilgileri yoktur. Bu durum Jigsaw tarafından farkedilince, onlar için de elbette yeni oyunlar hazırlanır. Bu oyunlar başarılı olur mu, olmaz mı; seriyi izlediğinizde öğrenebileceksiniz.

7'den 77'ye herkes adalet peşinde, ancak herkesin adaletten anladığı ve beklediği de farklı...


A. Şimşek / 24.7.2016 / İstanbul

20 Haziran 2016 Pazartesi

Ulusa Sesleniş !

Faiz lobileri, paralelci yapı, cehape zihniyeti ve dahi bilumum şer cepheleri, Taksim’e Topçu Kışlası tarihi eserini inşa etmek istememizi, art niyetli bir çaba olarak göstermeye çalışmaktadırlar. Twitter’dan olsun, Facebook’tan olsun, İnstagram’dan olsun, gmail’den olsun, ben bunları takip ettim. Hepsinin ana fikri şu; güya biz 31 Mart Ayaklanması’nın bastırılmasının rövanşını almaya çalışıyormuşuz.
Aziz Milletim, asıl bunlar art niyetlidir. Bunlaaaar, ihanet şebekesi ve gaflet trafosudur. Bu çirkin iftiralar, kafanızı karıştırmasın ve mübarek orucunuzu bozdurmasın, diyerek; olayın gerçek yüzünü açıklıyorum.
Birkaç gün önce İspanya milli futbol takımından 3 gol yemiş bulunduk. Zinhar, başarısız olduk demiyorum, esasen bu turnuvaya katılmak da başarıdır. Fakat, bu skor, hak ettiğimiz bir sonuç değildi. Yasama, yürütme ve yargı arkadaşlarımla bir toplantı yapmak suretiyle, bahsi geçen müsabakayı yeniden izledik ve şu tespitlerde bulunduk: Paralel yapı ve Diyarbakır küçeleri yapısıyla alakası olduğunu tespit ettiğimiz bir futbolcumuz, maçın ortasında saçını tarıyor idi. İnsaf ve edep yahu, maçın ortasında saçını tarayan futbolcuya Fatih hocamız ne yapsın? İşte o zaman anladık ki, bazı futbolcularımızda bir disiplin olsun, bir Müslümanlık olsun, eksiklik var.
Bu tespiti yaptığımızda, aklımıza parlak bir fikir de gelmiş oldu, benim aziz ve muhterem milletim. Madem bazı topçularımızda disiplin eksikliği var, bu yönden ilerlememiz icap eder. O vakit, yapalım Taksim’e bir Topçu Kışlası ve askeri bir disiplin içerisinde futbolcularımız eğitilsin, yetiştirilsin!.. Kışlanın yanına bir de cami tesis edelim ki, disiplinleri, imanla inançla perçinlenmiş olsun. Sanılmasın ki Fatih hocamızdan vazgeçiyoruz, asla böyle bir durum söz konusu olamaz. Paralel yapıların ekmeğine tereyağı sürmeyiz. Aksine, hocamızı general rütbesiyle, kışlamızın başına getireceğiz. Aziz Milletim! Tam bu sorunu çözmüş olmanın haklı gururunu yaşarken, kendilerine iftar vermekle iftihar ettiğim güzide sanatçılarımıza bir saldırı başlamasın mı!.. Milli şairimiz, Necip Fazıl’ın da buyurduğu gibi:
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akar suyun meyve çağında ağacın, serip gelişen hayatın düşmanı
İftar yemeğine bile saldırıyor bu cehape zihniyetliler, muhterem halkım, aziz milletim.
Şimdi size bunu da açıklayayım: Mesela, Bülent Ersoy hanımefendiyi ele alalım. Neymiş, kendi hemcinsleri dayak yerken, iftara gelmişmiş. Hanımefendinin hiçbir günahı yok, biz düşündük ki, dayaktan bir kişiyi bile kurtarsak, sevabımız büyük yazılır. Nitekim, Lgbt’li yurttaşlarımızı dövenler de paralel yapının güvenlik güçleridir. Bu yoldan çıkmış güvenlik güçlerimizi de, vereceğimiz bir iftarla Hak yoluna kazandıracağız inşallah aziz milletim. Allah yardımcımız olsun.
Gelelim Burcu Esmersoy’a… Biz Burcu hanımı iftara davet etmekle, şöyle bir amaç güttük: Esmer soylu bir vatandaşımızı iftara çağırırsak, Roman ve Kürt vatandaşlarımızı dışlamadığımız imajını vermiş oluruz. Tüm Esmer vatandaşlarımızı temsilen Burcu hanımı çağırmak suretiyle ne yapmış olduk. Tüm esmer vatandaşlarımızın şeker ve güllaç da yiyebilmeleri yolunda önemli bir adım atmış olduk. Burcu hanım da, yaptığımız izahattan memnun kaldı ve davetimize icap etti, kendisine müteşekkiriz.
Bir diğer kişi de Orhan Baba’dır saygıdeğer vatandaşlarım. Şimdi bu adam ne demiş zamanında, hor görme garibi demiş. Ahan da budur işte! Garipleri hor görmeyen bir sanatçımızı ağırlamak suretiyle, gariplerimize de bir mesaj vermiş olduk. Yani, biz kimseyi dışlamıyoruz, her kesimi kucaklıyoruz. Peki, Yavuz Bingöl’ü niye çağırıp duruyoruz sosyal aktivitelerime, onu da izah edeyim. Bu sanatçımızın şöyle bir türküsü vardır:
Bekle Kar Altında Kalan Buğday Tanesi
Yine Onun Sularıyla Yeşereceksin
Göz Yaşların Çare Değil Ağlama Büyü
Başını Dik Tutabilirsen Boy Vereceksin
Ne kadar anlamlı bir türkü Allah’ım.
Bizim 72 tv kanalı 27 gazetemizle söyleyemediğimiz gerçekleri bir türküde özetleyivermiş. Ne deniyor peki bu türküde?.. Önceliklen, ziraat mevzusunda çok mühim bir bilgi veriyor. Deniliyor ki, bekle buğday tanesi deniliyor. İşte bu, anasını da alıp gitmesi gerekmeyen çiftçilerimiz için fevkalede önemli, zirai bir bilgidir. Demek ki, biz, çiftçilerimizi de kucaklıyor, onların kadrini kıymetini biliyoruz aziz milletim. Peki sonra ne diyor bu türkü? Açık açık yazmış yazan: Dik dur eğilme, bu millet seninle diyor. Hülasa, felaket senaryosu trafolarının bu iftiraları da boşa çıkartılmış olmaktadır. Uzun uzun tüm sanatçılarımızın durumunu izah etmeye gerek yok muhterem milletim. Mantığı zaten kavramışsınızdır.
Aziz ve muhterem milletim, bir hususa daha açıklık getirmek boynumuzun borcudur. Faiz lobicilerinin uydurmasına göre, bir grup mümin ve Müslüman, bir plakçıya girip ‘sizi içeride yakarız’ diyesilermiş. Bu da başka bir iftira!.. Şimdi bu dükkan plakçı dükkanı. Mümin kardeşlerimiz oradan geçer iken, plakçı dükkanından şöyle bir ses geldiğini duymuşlar: Beni yak kendini yak, her şeyi yak!.. Hangi Müslüman evladı olsa, bu çağrıya kulak verirdi aziz halkım. Mümin kardeşlerimizin yaptığı şey, bir 911 aramasına cevap vermekten ibarettir. Bu iftirayı da yanlarına bırakmayacağım ey mümin ve Müslüman kardeşlerim. Avukatlarıma talimat verdim, dükkandaki tüm plaklara, cumhurbaşkanına hakaretten dava açtıracağım.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Dik dur eğilme, bu CB seninle.

A. Şimşek / 20.6.2016 / İstanbul

30 Mayıs 2016 Pazartesi

Avrupa Avrupa Duy Sesimizi


    11 Mart 2016 tarihli gazete haberlerine göre Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Türkiye ile AB arasındaki 'göçmen zirvesi'nin ardından 'vize muafiyeti'yle ilgili açıklama yapmıştı ve Türk vatandaşlarının Schengen Bölgesi'ne vizesiz girebilmesi için 72 kriterin yerine getirilmesi gerektiğini söylemişti.
    Türkiye’nin de onayıyla 2013’te belirlenen kriterlerden şu ana kadar 19'u tamamlandı. Takvim konusunda anlaşma sağlanırsa Türkiye, AB’nin muafiyet için izleyeceği onay süreçlerinin işlemesine olanak vermek için en geç mayıs ayının ilk yarısına kadar geriye kalan 53 kriteri tamamlamak durumunda.
    Bu açıdan bakıldığında bırakın vize muafiyetini  Avrupa Birliği, bizi asla hakiki üye yapmayacak.” diyenler haklı görünmektedir. Oysa görünmekten öte bir kesinlik ve gerçeklikle karşı karşıyayız. Çünkü yazarınızın özel gayretleriyle ele geçirmiş olduğu liste, her şeyi tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır. “Türkiye’nin AB’ye Girebilme Şartları” ismi verilmiş bu belgeye (kriterlere) göre, aşağıdaki şartlar yerine getirildiğinde tam, hakiki ve en sağlam bir şekilde AB üyesi olacakmışız. Listeyi okuyun ve hükmünüzü verin, gerçekten AB’ye girebilme şansımız var mı?
    _ Türkler, 1070 yılındaki sınırlarına çekilecek.
    Kıbrıs boşaltılacak, çok isterlerse kendilerine bir adet kaymakamlık binası ve iki adet portakal ağacı tahsis edilecek.
    _ Tekstil üretimine ara verilerek pestil üretimine geçilecek.
    UEFA ve Şampiyonlar Ligi'nde oynanacak maçlarda Türk futbol takımları, maç başına en az 5 gol yiyecek.
    — Türk haltercileri, Kuzey Kutbu'ndaki müsabakalara bile iştirak etmeyecek.
    İstanbul Yunanistan'a, Hatay Suriye'ye ve Diyarbakır Barzani'ye verilecek.
    — Bakkal ve işportacıların, Avrupalı yatırımcılarla rekabet etmesi önlenecek.
    Türkiye, her yıl Avrupa'dan 100 milyar dolarlık mal ve hizmet alacak, buna mukabil Avrupa Türkiye'den yılda 25 milyar kuruşluk ciklet alacak.
    — Türkiye, Avrupa'ya hiç kızmayacak ve sinirlenir gibi olduğunda, içinden 1000'e kadar sayıp sakinleşmeye çalışacak.
    Atatürk’ü, 10 Kasım dahil hiçbir gün anmayacak ve "Bağımsızlık benim karakterimdir" sözünü, üç vakte kadar unutacak.
    — Her yıl 29 Ekim’de kutlanan Cumhuriyet Bayramı, bundan kelli, AB'ye katılma ve kul-köle olma şenliği olarak kutlanacak.
    Ne Mutlu Türküm Diyene, sözü, "Ne mutlu AB'nin bişeysi oldum diyene" olarak değiştirilecek.
    — Türkler, AB'ye girilmesini müteakip üç gün içinde, ilgili makamlara başvurarak, nüfus cüzdanlarında T.C. yazan yere, W.C.(Washington Cumhuriyeti) yazdıracak.
    Türkiye Afganistan'a üç ölçek asker ve beş ölçek de Hıristiyanlık ve Yahudilik sevgisi gönderecek.
    — İlköğretimde; zorunlu din dersleri, zorunlu İsevilik ve Musevilik dersi olarak okutulacak. — Türkçe, yabancı dil olarak öğretilecek.
    — Uluslararası yazışma ve belgelerde İstanbul, Constantinapolis olarak anılacak. 
     — Genelkurmay lağvedilecek.
    — Başkent Brüksel olacak.
    Yemekteyiz programında, her yarışmacının en az bir yemeği Brüksel Lahanası ihtiva edecek.
    — İstiklal Marşı'nın tamamını ezberden okuyan çocuklar hakkında soruşturma açılacak ve ezberini unutmazsa hapisle cezalandırılacak.
    — Kıbrıs’taki limanlar, göğüslerdeki imanlar açılacak
    Google kullanılarak iddianame hazırlanmayacak.
    Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay’ın kararları; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Yeni Şafak gazetesi, Hulusi Akar ve Bayraktar ailesi üyelerinden müteşekkil bir kurul tarafından denetlenecek. Tüm yargı kararlarında son temyiz mercii Diyanet İşleri Başkanlığı olacak.
    Senede 4 kere İsrail’den özür dilenecek, senede 14 kere İran hakkında ileri geri konuşulacak.
    — Devlet büyükleri, Barzani’ye hitap ederken; Kankam, Aslanım, Yiğidim, Civanmerdim gibi saygın sözcükler kullanılacak. - Türkiye, AB'ye kabul edildiği takdirde, yılda ancak 3 kişi AB ülkelerine vizesiz gidebilecek. Bu üç kişinin tümü aynı cinsten olacak ve zinhar ürenilmeyecek.
    Bu pilav daha su kaldıracak ve her şey çok güzel olacak.

    A. Şimşek / 30.5.2016 /İstanbul

23 Mayıs 2016 Pazartesi

21 Nisan 2016 Perşembe

Neden Sevgilim Yok


Sevgilisi olanların bir bölümünün en büyük problemi, başkalarının neden sevgilisi olmadığı konusudur. 
Bu sevgilili kişiler, sevgilisi olmamayı sorun etmeyen kişileri sorun haline getirmeyi görev bilirler. Yazımızın konusu, işte bu sevgilisi olmayan kişilerin, olası sevgili edinmeme nedenleridir. Şimdi bu olasılıklardan bazılarını tokat gibi, sevgilisi olanların yüzüne çarpalım:

1. Sevgilim yok, çünkü bir sevgiliye ayıracağım zamanda daha çok diyet yapabilirim. 120 kilodan 80 kiloya düşmem lazım ki, nereden bakarsan bak, sevgiliye ayıracak bir dakikam bile yok.

2. Sevgilim olursa, ilişki konsepti gereği, ona şiirler yazmam şart. Ne var ki, şiirden anlamıyorum; hece vezni, serbest vezin, uyak, redif ne menem bir şeydir, bilmiyorum.




3. Sevgi ve sevgili emek ister. Ben, emeğimi işverenime vakfettim; ssk var, yemek var, aylık akbil var, brüt 1.750 TL de maaş alıyorum. Sevgilim, bana bu imkânları sunabilecek mi?

4. Sevgili dediğin serenat filan bekler; benim müzik kulağım yok, nota-solfej bilmem, sesim çok kötü, "Akdeniz Akşamları" şarkısı da ezberimde yok.

5. Sevgili dediğin romantik ortamlara bayılır, mum ışığında yemek yemek filan ister. Yemek konusu benim için sıkıntılı, diyet listemde olmayan yemekleri yememem lazım. Mumlardan da hiç haz etmem, çünkü sadece diplerini aydınlatıyorlar. Halbuki yemek yenilecekse spot ışığında yenmeli, yoksa ne anladım ben o yemekten.



6. Sevgili dediğin telefonda uzun uzun konuşmak, bol bol mesajlaşmak ister. Bir kere o kadar kontörüm yok. Olsa bilem benim sadece konuşma paketim var, sms gönderemiyorum. Cep telefonumu 1999 yılında almıştım, daha selamınaleyküm demeden, şarjım bitiyor. 

7. Sevgili denilen bu hatunların film seçme yetenekleri berbat. Nereden buluyorlar o kadar ağlak filmleri anlayamıyorum. Benim favori oyuncularım ve filmlerim; Bruce Lee, Jet Li, Chuck Norris, Charles Bronson, Rocky 1, Terminatör 2, Jaws 3 (3D), Behçet Nacar. Kadınlardan da Lucy Liu, Uma Thurman… Kriterlerim bunlar, bana bunlarla gelin o Dakka sevgili olalım.

8. Gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, sevgili milleti, ille de sevilmek istiyor. Sevgili olmuşuz ya, daha Allah’tan daha ne istiyorsun. Bunlar hep, kadın ruhundan anladığını iddia eden yazarların marifeti. Buradan bu kişilere de seslenmek istiyorum: Kadının ruhunda sevilmek yok, sevgili olmak var. Bunu bilir, bunu söylerim!.. Sevilmek istiyorsaydın, kedi olarak gelseydin dünyaya, töbe töbe…

9. Yaptığım araştırmalara göre, bu sevgili mahlukatı, doğuştan hiperaktif… Yok Taksim’e gidelim, yok Ortaköy’e uçalım, yok Moda’ya zıplayalım. N’oluyor arkadaş, nedir bu aceleniz. Eğlenmesini bilen, oturduğu yerden de eğlenir. Size uyup fellik fellik gezecek olsam, The Walking Dead olsun, The Big Bang Theory olsun, Games of Thrones olsun bunları nasıl takip edebileceğim. Hiç mi vicdan yok sizde. Sherlock’un yeni sezonunu da başlamak üzere zaten, dayaktan öldürseniz, mahalle bakkalının ötesine geçmem…


10. Bu sevgili insanlarının en büyük zaaflarından birisi de alışveriş yapmak değerli okurlar. Ayakkabı, çanta, makyaj malzemesi almak için mağaza mağaza dolaştıkları yetmiyormuş gibi, sizden de eşlik etmenizi beklerler. Geze geze haklayamadıkları mağazaları, eve gelince bir de internet üzerinden haklamaya çalışır bunlar. Lan, daha demin alışverişten gelmediniz mi, bir de online alışveriş yapmasanız olmuyor mu!.. Bir çift ayakkabıya verdiğin parayla, ben 15 çift müzik/film cidisi alıyorum, insaf ulan, insaf!..

11. Sevgili denilen bu kitleyle, en çok anlaşamadığım noktalardan biri de, siyasi görüş mevzusu değerli okurlar. Bunların ekseriyesi, kendisine liberal diyor, fakat ben bilmiyorum liberal ne demek; anarşik misin, faşik misin yekten söylesene!.. Antin kuntin şeylerle beni niye meşgul ediyorsun, sevgili mesaimi niye ziyan ediyorsun. Benim görüşüm belli, devletim bana hangi görüşü uygun görmüşse, benim görüşüm o. Baki kalan gök kubbede hoş bir devlet değil midir?.. 15 sene önce sosyal demokrattım, Allah ve devlet yüzüme baktı da, şimdi vizyonum değişti. Yeni vizyonum, vizyon 2025 anasını satayım.

12. Bir kısım sevgilinin de fiziksel aktivite saplantısı vardır sayın okurlar. Yok efendim deniz kenarına gidip koşmalıymışız, yok efendim Çoruh nehrine gidip rafting yapmalıymışız, yok efendim yamaç paraşütü yapmalıymışız. Daha yazarken içime fenalıklar geldi. Böyle spor mu olur lan, sayın olası sevgilim. Bence en şahane spor, DışıTürk’ten maç paketi alıp, kanepemize uzanıp maç seyretmektir. Maç izlerken cilveleşmek suretiyle sporumuzu da yapmış oluruz hem. Peşinden de aslanların bizonları kovaladığı bir belgesel izleriz, al sana sporun en şahanesi.

Not: İroniden anlamayan nesile aşina değiliz.

A.Şimşek /21.4.2016/ İstanbul