...

...
Alptekin Şimşek

6 Aralık 2013 Cuma

Demişler ki...(1)



Onları tanımalıyız. Shakespeare’in acısını, Spinoza’nın sessiz direnişini, Descartes’ın korkularını, Kafka’nın ölümsü çaresizliğini, Baudelaire’in uyumsuzluklarla gelen bunaltıcı açmazlarını, Sokrates’in ölüme meydan okuyuşunu, köle Epiktetos’un işkence makinesinde bacağı kırılırken gösterdiği alaycı dinginliği tanımalıyız.  Epikuros’un işgal altındaki bir toplumun acılarını dindirmek açısından insanlara hazları önerişini anlamalıyız.  Flaubert’in öfkesini, Balzac’ın sıkıntılarını, Nietzsche’nin en yakınından gördüğü eşi bulunmaz ihaneti, Chopin’in koyu koyu özleyişini, Beethoven’in mutlak kimsesizliğini, Çehov’un küçüklüklere ve bayağılıklara hem katlanan hem meydan okuyan acılı dünyasını, Dostoyevski’nın ölümle burun buruna gelişini, Rousseau’nun korkularını, Mozart’ın savaşımını kavramadan gerçek insanın ne olup ne olmadığını kestirebilmek zordur.

Afşar Timuçin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder