Sitdown Mizah, suya-sabuna dokunması, mesaj kaygılı olması ve dahi "refleks kahkaha" düşmanı olmakla; stand-up'a ziyadesiyle karşıdır. Mesaj, her zaman siyasi değildir, bazı vakit toplumsal, bazı vakit bireyseldir. Sitdown Mizah, esas itibariyle, 1997 yılında hayat bulmuştu ve ürünleri, halen internet ortamlarında anonimsel olarak dolaşmaktadır. Arifesiyle birlikte 20 senelik maceradır...
...
6 Aralık 2013 Cuma
Demişler ki...(1)
Onları tanımalıyız. Shakespeare’in acısını, Spinoza’nın sessiz direnişini, Descartes’ın korkularını, Kafka’nın ölümsü çaresizliğini, Baudelaire’in uyumsuzluklarla gelen bunaltıcı açmazlarını, Sokrates’in ölüme meydan okuyuşunu, köle Epiktetos’un işkence makinesinde bacağı kırılırken gösterdiği alaycı dinginliği tanımalıyız. Epikuros’un işgal altındaki bir toplumun acılarını dindirmek açısından insanlara hazları önerişini anlamalıyız. Flaubert’in öfkesini, Balzac’ın sıkıntılarını, Nietzsche’nin en yakınından gördüğü eşi bulunmaz ihaneti, Chopin’in koyu koyu özleyişini, Beethoven’in mutlak kimsesizliğini, Çehov’un küçüklüklere ve bayağılıklara hem katlanan hem meydan okuyan acılı dünyasını, Dostoyevski’nın ölümle burun buruna gelişini, Rousseau’nun korkularını, Mozart’ın savaşımını kavramadan gerçek insanın ne olup ne olmadığını kestirebilmek zordur.
Afşar Timuçin
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder