...

...
Alptekin Şimşek

14 Aralık 2013 Cumartesi

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar




GDO’sunu aldığım (bkz. Gadasını aldığım) değerli okurlar ! Konumuz; genetiği değiştirilmiş organizmalar ve bu organizmaların, toplumsal hayatımıza etkileri.

Organizmaların genetiklerini değiştiren metabolizmaların en büyük başarısı, değiştirme işleminin sadece gıdalarla sınırlı olduğu yönünde yanlış bir algıya yol açmalarıdır. Toplumu asıl tehdit eden de işte farkındalıksızlıktır.

Sayın Yalçın Küçük, zamanında isabetle tespit etmiştir ve biz burada tekrar etmiş olalım. Yaşadığımız dünya çelişkiler üzerine kuruludur ve sistem, bu çelişkileri ortadan kaldırmak yerine, çelişkileri algılayan akıl üzerinde çalışmaktadır. Türkiye’de bu süreç, 12 Eylül ile birlikte başlamış ve günümüze kadar da başarıyla uygulana gelmiştir.

İnsan aklı, çelişkileri algılayamayınca, ortada bir sorun kalmamaktadır. 100 kişiden beşinin algılaması ise, rotada bir değişikliğe yol açmamaktadır.

Yazımızın konusu, çelişkiler ve algılar üzerine uzunca bir nutuk çekmek değil. Amacım, genetiği değiştirilmiş organizmaların yalnızca gıdalarla sınırlı olmadığını örneklerle göstermektir.




Genetiği Değiştirilmiş Aşk-ı Memnu:
Genetiği değiştirilmemiş Aşk-ı Memnu’da birbiriyle sevişmesi gereken karakterler var ise, bunlar içlerinden geldiği gibi sevişebilmektedir. Genetiği değiştirilmiş Aşk-ı Memnu'da ise, akıllara ziyan bir yastık tartışması yapılması gerekmekte; birinin diğerine değdirip değdirmediği hususu Türk halkını ziyadesiyle ilgilendirmektedir.

Genetiği Değiştirilmiş Liberal:
Liberalin genetiği değiştirilmemiş halinde ekonomik bakımdan olsun, siyasi bakımdan olsun, toplumsal bakımdan olsun bir özgürlük söylemi, hürriyet aşkı filan vardır. Bunların genetiğiyle oynayanlar, hiç şüphesiz en mükemmel özgürlükçü bireye ulaşmayı hedefliyorlardı. Ne yazık ki, bu genetik müdahale esnasında Euro ve iktidar sarhoşluğu’nun dozu fazla kaçınca ortaya “genetiği değiştirilmiş faşist” türü çıkmıştır. Genetik müdahaleyle ortaya çıkan bu yeni tür adeta “genetiğiyle hiç oynanmamış normal faşist” lezzetindedir.

Genetiği Değiştirilmiş Baykal:
Ne kadar müdahale edilirse edilsin, genetik yapısı bozulamayan ender organizmalardan biridir Baykal. “Muhalefet Çin’de bile olsa gidip yapınız” ilkesine sadık kalırcasına, ‘ana muhalefet’ olmayı hayatının temel hedefi olarak seçmiş, ender bir politikacıdır kendisi. Genetiğiyle ilgili hiçbir kaygı duymadan, gönül rahatlığı içinde tüketebilirsiniz. Siz tüketmeseniz de,  o kendisini tüketecektir zaten. (Nitekim tüketmiştir de)

Genetiği Değiştirilmiş Tayyip Erdoğan:
Genetiğine müdahale edilmemiş Erdoğan, bir tarihte “Camiler kışlamız, kubbeler miğferimiz, minareler süngümüz...” filan derken; genetiği değiştirildikten sonra,  camileri ve minareleri yerle bir eden ABD ve İsrail aleyhinde tek bir kelam etmeyecektir. Ancak ediyormuş gibi gözükecek böylece de genetiğinin değiştirilmiş olduğunu kolayca kamufle edecektir. Genetiğine dokunulmamış Tayyip Erdoğan başbakanlıkla yetinebilen bir politikacıyken, genetiği değiştirilmiş Erdoğan, hem başbakanlık, hem cumhurbaşkanlığı, hem de yasama ve yargı organı olarak görev yapabileceği inancındadır.


Genetiği Değiştirilmiş Basın:
Bir tarihte kendisine 4. Kuvvet denmiş, ardı ardına yayınladığı haber ve dosyalarla önemli bir güç olmuş, iktidarları sarsmış basın’a 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren çeşitli aralıklarla ve ağır dozlarda genetik müdahalelerde bulunulmuştur. Bu müdahaleler arzulanan amacı gerçekleştirmiş ve günümüz basını iktidarın yanında safını belirlemiştir. 5N 1K kuralı genetik müdahaleyle şu hala gelmiştir:

Ne için hükümete laf söyletelim?
Neden azıcık da biz para kazanmayalım?
Nasıl oluyor da asker, siyasete karışıyor lan?
Nerede bir arıza varsa, hükümet üzerine kararlılıkla gitmiyor mu ki?
Ne zaman aç kaldınız, susuz kaldınız?
Kim açılımı desteklemezse şöyle böyle olsun mu?

Kısaca özetleyecek olursak değerli okurlar; siz siz olun genetiği değiştirilmiş her türden ve her cinsten organizmaya karşı hazırlıklı olun. Bizans’ta oyun çok...

 A. Şimşek


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder