Sitdown Mizah, suya-sabuna dokunması, mesaj kaygılı olması ve dahi "refleks kahkaha" düşmanı olmakla; stand-up'a ziyadesiyle karşıdır. Mesaj, her zaman siyasi değildir, bazı vakit toplumsal, bazı vakit bireyseldir. Sitdown Mizah, esas itibariyle, 1997 yılında hayat bulmuştu ve ürünleri, halen internet ortamlarında anonimsel olarak dolaşmaktadır. Arifesiyle birlikte 20 senelik maceradır...
...
9 Aralık 2013 Pazartesi
Kedi Fare Yer mi ?
Köpeğin kedi ve kedinin de fare kovaladığı malumunuzdur. Yakın zamana kadar bendeniz, kedilerin yakaladığı fareyi yediğini zannederdim. Köpekler, yakala(yama)dığı kedileri yemiyorlardı ama kedilerin fareyi yediklerinden emindim.
Geçtiğimiz hafta sonu, bahçemizdeki armut ağacının tepesindeki armudu yere düşürme planları yaparken; duvar dibinde bir kedinin bir fareyi köşeye sıkıştırdığını gördüm. Kedi, fareyi köşeye sıkıştırmıştı ama, bir türlü öldürücü darbeyi yapamıyordu. Her atağı, fare tarafından bir cırmıkla bertaraf ediliyordu.
Fare de fareydi hani...
Şöyle bir baktığımda, kiloca kediyle arasında hiçbir fark yok gibiydi. Başka özellikler bakımından karşılaştırdığımda ise şöyle bir manzara görünüyordu:
- Fare kediden daha zeki görünüyordu.
- Farenin tüyleri kediye oranla daha temiz ve daha alımlıydı.
- Fare o kadar besiliydi ki göbeği yere değiyordu, buna mukabil kedinin kemikleri tek tek sayılabiliyordu.
- İkisinin de bıyıkları vardı, demek ki ikisi de erkekti.
- Farenin geçen haftadan kalma iki kafa golü; kedinin ise bir frikik golü vardı.
- Farenin rol aldığı bir çizgi film varken, kedinin rol aldığı iki çizgi film vardı.
- Fare solaktı, kedi salaktı!
- Fare tıklıyordu, kedi miyklıyordu.
İşte böyle birbirleriyle tatlı tatlı oynaşırlarken, fare birden bire, cebinden videolu compact dijital IPad ini çıkarttı. play düğmesine bastığında, ekranda Tom ve Jerry'nin çizgi filmi oynamaya başladı. Filmi şaşkınlıkla izleyen kedi, dakikalar geçtikçe demoralize olmaya başladı... Farenin keyfine diyecek yoktu doğrusu; ufaktan bıyıklarını burmaya bile başladı kerata!..
Zavallı kedicik, baktı ki durum vahim, Ifonundan, feysbukundan ve twitterinden birkaç iri kediyi imdadına çağırdı. Fakat, gelen kedilerden hiçbirisinin gözü, farenin yanına gelmeyi kesmedi. Durum iyice kötüye gitmeye başladı...
Fare artık, işin keyfini çıkarmaya başlamıştı. Az önceki görüntüyü değiştirerek yerine Pamela Anderson'un bir videosunu açtı ve huşu içinde onu izlemeye başladı... Kedi, aslında farenin peşine takıldığına çoktan pişman olmuştu, ama hem arkadaşlarının yanında ve hem de bana karşı mahçup olmamak için, dostlar alışverişte görsün kabilinden orada dolanıp duruyordu.
Onlar böyle yalancıktan dövüşüp dururlarken, birden bire, ikisinin de masamdaki iri bir dilim peynire göz dikdiklerini farkettim ve yerimden fırladım. İlk önce fareye sağlam bir tekme attım ve bir ıııyyyyyk sesiyle birlikte iki metre havaya yükselip sonra da burun üstü yere çakıldı. Farenin işi tamamdı. Kedi ise, fırsattan istifade peynire doğru yönelirken, bir tekme de ona attım ve o da armut ağacının yüksek bir dalına, kuş misali konuverdi...
İkisinin de hakkından gelmiştim ama farenin ölüsü kalmıştı orta yerde. Bu yüzden, hiç değilse bir işe faydası olsun diye, kediyi ağaçtan indirdim ve yemesi için de fareyi önüne attım.
Fakat, bir göreyim ki ne göreyim; kedi fareyi yemek yerine, onunla yumak gibi oynamıyor mu!.. Böylelikle anladım ki, kediler fare filan yemiyor...
Çocukluğumdan beri inandığım bir efsane sona ermişti. Hayal kırıklığı içinde, farenin I Pad'ını aldım ve Tom ile Jerry'yi izlemeye koyuldum...
Sonuç olarak; "Kedi yavrusunu yiyeceği zaman; sıçana benziyor " dermiş; atasözünü sarfeden atamıza diyecek bir laf bulamıyorum!..
A. Şimşek
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hocam siz bizim eve gelin. Her gün 2 fare yiyor bizimki. :D
YanıtlaSil