Matematiğin sihirli sayısı, olmazsa olmazı, herhangi bir dairenin çevresinin uzunluğunun, dairenin çapına bölünmesiyle bulunan "pi" sayısını ifade eden 3,14'ten esinlenilerek 14 Mart, 1988'den bu yana "Dünya Pi Günü" olarak kutlanıyor.
Kısaca 3,14 olarak bilinen, ancak irrasyonel bir sayı olduğu için virgülden sonra sonsuza dek devam eden "pi" sayısının, ilk hangi medeniyet tarafından bulunduğu bilinemiyor.
Araştırmalar Sümerler'in, Babiller'in, Eski Mısırlılar'ın ve İbraniler'in de "pi" sayını kullandığını ortaya koyuyor. "Pi" sayısına ismini ise çok eski dönemlerde de kullanılmış olmasına karşın, asırlar sonra Yunanlılar veriyor. İsmini Yunan alfabesindeki "?" harfinin okunuşundan alan, değiştirilemez sabit bir oran olan "pi" sayısı, "Arşimet sabiti" ve "Ludolph sayısı" olarak da ifade ediliyor.
Daireler, yaylar, pendulumlar gibi bazı matematik işlemlerinde kullanılan, çözümü kesinliğe ulaştıran, kolaylaştıran ve zamandan tasarruf sağlayan mükemmel bir sayı olan "pi"ye özel kabul edilen 14 Mart, ilk olarak fizikçi Larry Shaw tarafından 1988'de San Francisco Exploratorium'da kutlandı.
O günden sonra "Dünya Pi Günü" olarak kutlanan 14 Mart'ta okullarda, üniversitelerde, bilim çevrelerinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
"Bay Beyin" olarak tanınan Daniel Tammet, 2004 yılının "pi" gününde, sayının virgülden sonraki 22,514 basamağını ezberden okuyarak, önemli bir rekora imza attı.
Amerika, 12 Mart 2009'da "pi" gününü "Ulusal Pi Günü" ilan etti.
Gerçek değeri "3,141592653589793238462643383..." şeklinde devam eden "pi" sayısına özel gün, Türkiye'de de ilk kez 2007'de kutlanmaya başlandı. Gün kapsamında geometri ve matematik yarışmaları düzenleniyor, tişörtler basılıyor ve logo hazırlama, pi sayısını ezberleme gibi özel yarışmalar gerçekleştiriliyor.
Virgülden sonra sahip olduğu sonsuz sayıda rakamın periyodik olarak birbirini tekrar etmediği pi sayısı, "sonsuzluk" ve "rutin olmayan"ı işaret ettiği için, büyük anlam taşıyor. "Pi" sayısı matematiksel açıdan çok az gizem içerse de, popüler kültürde önemli bir yere sahip. Matematikle uzaktan yakından ilgisi olmasa dahi, gizemli ''pi'' sayısı herkes tarafından biliniyor.
"Pi" sayısının sonu nerede
Fransız bilgisayar mühendisi Fabrice Bellard, 2010 yılında, kişisel bilgisayarını kullanarak "pi" sayısının 2,7 trilyon haneli hesaplamasını yaparak, 2,6 trilyon hanesini bulan Japonya'nın Tsukuba Üniversitesi'nden Daisuke Takahashi'nin rekorunu kırdı.
Günümüzde "pi" sayısının virgülden sonraki en fazla basamağını hesaplayabilmek üzere birtakım yarışmalar da yapılıyor.
"Pi"ye özel çalışmalar
Matematiğin sihirli sayısı "pi" üzerinde pek çok bilim insanı çalışma yaptı.
Kaynaklar "pi" sayısı için, ilk gerçek değerin, Arşimet (MÖ 287-212) tarafından kullanıldığını belirtiyor. Arşimet'in, "pi" sayısının değerini hesaplamak için sunduğu yöntemle 3,142 ve 3,1408 sayısına ulaşıldı.
İranlı matematikçi Gıyaseddin Cemşid, (1380-1437) Arşimet'in önerdiği polinomlar yöntemini kullanarak, sayının virgülden sonraki 14 basamağını doğru olarak bulmayı başardı.
Alman matematikçi ve astronom Valentinus Otho (1550-1653), 1573'te sayının virgülden sonraki 15 basamağının (3,141592920353982) olduğunu buldu.
Alman matematikçi Ludolph van Ceulen (1540-1610), 1596'da sayının virgülden sonraki 20 hanesini bularak, kitap olarak yayınladı. Kısa bir süre sonra virgülden sonraki 35 hanesini bulmayı başardı. Bu başarısı, Avrupa ülkelerinde büyük ilgi gördü. Hatta Avrupa'da pi sayısı "Ludolph sabiti" ya da "Arşimet sabiti" olarak da biliniyor.
İsviçreli matematikçi Leonhard Euler (1707-1783), 1737'de yayınladığı kitabında, "pi" sayısını ifade etmek için Yunan alfabesinin 16. harfi olan (?) sembolünü kullandı. Daha önceki matematikçiler de bu sembolü kullanıyordu. Fakat Leonhard Euler'den sonra tüm matematikçiler bu sembolü benimsedi.
Alman matematikçi, fizikçi ve gökbilimci Johann Heinrich Lambert (1728-1777), 1761'de "pi" sayısının irrasyonel bir sayı olduğu ve sonsuza dek sürüp gittiğini buldu. Böylelikle diğer matematikçilerin sayının sonunu bulma umutları suya düştü.
Alman matematikçi Ferdinand von Lindemann (1852-1839), 1881'de sayının aşkın bir sayı olduğunu kanıtladı.
Cumhuriyet/14.3.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder