Kapitalist sistem, 10 kişiye iş verirken, 10 bin kişiyi kapının dışında tutar.
Toplumun dengesi bu noktadan itibaren bozulur. Şu şanslı 10 kişi, her an yerinin başkasıyla değiştirilmesi ihtimaliyle bunalırken, dışardaki 10 bin kişi şanslı kişilerden olabilmek için kıyasıya bir rekabetin içinde bulur kendisini.
Zaman içinde başka çelişkiler de katılır, toplumun katmanlarına. Etnik, dinsel, mezhepsel, sosyal yüz bin çeşit çelişkiyle ötekileşirken, ötekileştiririz. Ötekileştirme Tayyip'in keşfi değildir, ancak en acımasız şekliyle kullanan birisi olarak, tarihteki yerini almıştır.
Ötekileştirme artık, kimyasal bir reaksiyon gibidir. Sürer... sürer...
Otobüste yaşlısına yer vermeyen kişi, ihtiyar bir insana değil, ötekine yer vermiyordur aslında.
Bundan sonra artık; ötekinin parasını çalabilir, ırzına geçebilir, aç bırakabilirsiniz... Berikiler kayırılır, ötekiler acımasızca yok edilir...
Gezi Ruhu, dediğimiz olaya bir de böyle bakmak gereklidir. İktidar ve vahşi polisi, kalabalık bir gösteriye müdahele ederken, aslında orada oluşmakta olan komünal hayatı, dayanışma ruhunu yok etmeye çalıştı. Ürkmelerinin ve sınırsz bir vahşetle saldırmalarının hedefi budur. Gezi'de bütün ötekiler kendisine bir yer buldu ve buldukları ölçüde öteki kalmadı.
Şimdilik bu kadar...
A. Şimşek / 17.4.2014 / İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder