Sevgili Amanda,
Bu sana yazdığım son mektup. İlişkimiz hakkında
doğru kararı verdiğimizi düşünüyorum. Birlikte olağanüstü bir beş ay
geçirdik. Herşey için teşekkürler. Bilmeni isterim ki, birlikte
geçirdiğimiz zamanların, kalbimde hep özel bir yeri olacak. Ama bundan
sonra görüşmememiz (hatta telefonlaşmamız) ikimiz için de en doğrusu.
Sevgiler, Joey.
Sevgili Amanda,
Dün gece seni aramamın
sebebi, o hep görmek istediğin film vardı ya, işte televizyonda o
gösteriliyordu. Neyse, sana haber vermek için telefon açtım. Ve n'oldu?
Alışkanlık işte, telesekreter kodunu girdim ve yanlışlıkla mesajlarını
dinledim. Yapmamam gerekirdi, ne de olsa ayrıldık biz. Özür dilerim. Bu
arada Francisco kim? Sadece meraktan soruyorum. Joey.
Sevgili Amanda,
Birdenbire ne fark ettim biliyor musun , altı çift saki kadehin bende
kalmış! Hani sana ben hediye etmiştim. Japon yemeğini cok sevdiğini
bilirim, ihtiyacın olur diye düşündüm. Bir şekilde onları sana
ulaştırmak istiyorum. Ne zaman uygun olur? Beni bir arasana. Herzamanki
numaradan. Ama işten de arayabilirsin, 19:00'a kadar işteyim. 19:45'de
evde oluyorum. Ama yok o arada arayacaksan, lütfen araba numaramı dene.
Eminim saki kadehlerini sen de özlemişsindir. Bu sana yazdığım son
mektup. Joey.
Sevgili Amanda,
Ne büyük tesadüf değil mi,
kedim patisiyle telefonun hafıza düğmesine basıyor ve küt diye sen
karşıma çıkıyorsun! İyi oldu aslında uzun zamandır konuşmuyorduk. Gerçi
'Bitti artık Joey. Bunu kafana sok!' derken, neyi kasdettiğini tam
anlayabilmiş değilim. Bu arada, o telefon konuşmasından sonra kendimi
senin sokağında buluverdim. Dalgınlık işte. Gecenin bir yarısında evinin
önünde sarı bir Mustang gördüm, şaşırdım, tanıdık birininin mi? Yoksa
esrarengiz Francisco'ya mı ait, hani o hakkında pek iyi konuşulmayan
adam! Neyse önemli değil. Saki kadehlerini sokak kapısının önüne
bıraktım. Neyse. O içeriden gelen müzik neydi? Sesini fazla açmışsın,
neden? Sevgiler, Joey.
Sevgili Amanda,
Bu sana yazdığım son
mektup. Seni incitmek inan bana, isteyeceğim en son şey, ama bilmen
gerekir diye düşündüm: Yeni bir sevgilim var! Tanışsan çok seversin. Adı
Marisa. Çok saçma değil mi, ikinizin de isminde aynı harf var! Tesadüf
işte! Bu arada, Francisco'nun vergi borçları olduğunu öğrendim. Üzüldüm
tabii. Yardımcı olmamı ister misin? Biliyorsun ilişkiniz beni artık
yaralamıyor, elimden ne gelirse yaparım. Yine de seni Latin erkekleri
konusunda uyarayım dedim! Biliyorsun onlara bir kadın asla yetmez. Joey.
Not: Kırmızı keçeli kalemin var mı? Gerçekten ihtiyacım var.
Kitapçılarda bulamadım. Varsa beni haberdar et, çağrıma mesaj yolla.
Sevgili Amanda,
Bu sana yazdığım son mektup. Telefon numaranı değiştirmiş olduğunu
öğreniyorum. Bana haber bile verme ihtiyacı hissetmeden! Gerçekten
incindim. Ya acil bir durum olursa ve sana ulaşmam gerekirse, hiç
düşünmüyorsun değil mi? Bir de sana ait bir dolu şey var hala bu evde.
Geçen gün Marisa bu konuyu açtı ve biraz tartıştık. Lütfen gel al
onları, çünkü bu durum Marisa'yla ilişkimizi ciddi bir şekilde
zedeliyor. En iyi zaman Çarşamba'ları. 17:00 ila 19:00 saatleri arası.
Cuma'ları öğle saati hariç ne zaman istersen. Bir de tabii Salı'ları
olabilir. Bu arada, internette Francisco adında bir herif var, resmen
kızlara asılıyor. Yani öylesine söyledim işte. Joey.
Sevgili Amanda,
Yarın Sevgililer Günü. Bu mektubu posta yerine bir taşa bağlayarak
pencerenden attığım için kızmazsın sanırım. Postayla zamanında eline
geçmeyebilirdi. Taşı farkettin mi? Birlikte tatile çöle gitmiştik ya,
biliyordum hatırlayacağını. Bugün birlikte öğle yemeği yeriz diye
düşündüm. İstersen Francisco'yu da getirebilirsin. Ona sıkıştığı
ödemeler konusunda yardımcı olabilirim. Bir de ne diyeceğim biliyor
musun, sana yazdığım mektupları senden geri almam gerekiyor. Bu son
yazdığımı da getirir misin? Ben de sana ait olan şeyleri yanıma alırım.
Ama çıplakken paraşütle atladığım o fotoğraf var ya, o sende kalsın!
Bana haber verir misin? Aslında ben aşağıdayım. Bu sana yazdığım son
mektup.
Hep seviyorum, Joey.
( Steve Martin'in "Pure Drivel" isimli kitabından )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder